Yayınlar

Gazeteler | TDCY 13. Ulusal Kongresi

13. Ulusal Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Kongresi, açılış konuşmaları ve müzik dinletisiyle konuklarına “merhaba” dedi. 3 kurs, 23 panel, 2 yuvarlak masa toplantısı, 1 bronoskopi workshopu ve bildirilerin tartışıldığı
3 oturumun yapıldığı kongrede 5 yabancı ve 73 ulusal konuşmacı katıldı.

Kongre Başkanı Prof. Dr. Gül Gürsel, İzmir’de ilk kez düzenledikleri kongrenin bilimsel düzeyi yüksek ve güncel olmasına özen gösterdiklerini ifade etti. Resmi anlamda yoğun bakım uzmanlık eğitiminin ilk mezunlarını verdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gürsel, “Kongremizde genç yoğun bakımcıların ağırlığı olsun istedik. İlk gün 3 kurs düzenledik. Kongre boyunca 23 panel, 2 yuvarlak masa toplantımız, 1 bronoskopi workshopu ile bildirileri tartışacağımız 3 oturumumuz var. Programda 5 yabancı ve 73 ulusal konuşmacımız yer alıyor” dedi.

“Avrasya’da Yoğun Bakım Bilimini Canlandırmak İstiyoruz”

Avrasya Toplantısı Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli İskit, Avrasya toplantısına ilişkin şu bilgileri verdi:

“Biz 5 yıldır kongremizde bölgesel ve kültürel anlamda katılımı arttırmak için çalışmalar yapıyoruz. Aslında genç bir derneğiz, 2005 yılında kurulduk. Kuruluşundan itibaren gerek Avrupa Yoğun Bakım Derneği gerek diğer uluslararası derneklerle çok yakın ilişki içindeyiz. 2010 yılında Dünya Yoğun Bakım Dernekleri Federasyonuna üye olduk. Yine ulusal ve uluslararası hemşirelik dernekleri ile yakın ilişki içindeyiz. 2011 yılında Dünya Yoğun Bakım Kongresini Türkiye’de yapmak için İstanbul’da ilk kez adaylığımızı koyduk. 3 adaylık başvurumuz oldu ve hepsinde de ikinci olduk, birinciliğe sanırım yaklaşıyoruz! Bölgesel önemi yüksek bir ülke olduğumuz için Avrasya toplantılarını 2012’den itibaren yapıyoruz. Bu coğrafyada yoğun bakım bilimini, eğitimini, bilimsel araştırmaları biraz canlandıralım istiyoruz. Bu toplantıların esas amaçlarından biri bizim bu rolümüzü daha somut hale dönüştürebilmektir.”

Mikrobiyal Ajanların Kullanımıyla İlgili Mevzuat Sorunu Çözülmeli

Dernek Başkanı Prof. Dr. Bilgin Cömert ise, yoğun bakım bilimini kurumsal anlamda güçlendirmek ve geliştirmeyi hedeflediklerini ifade ederek, “2000’li yıllardan itibaren bu toplantıları yapıyoruz, ilkin sempozyumlarla başlamıştık ve bu sene şu anki noktaya ulaştık. Toplantılarımızı mümkün olduğunca farklı coğrafyalarda yapmaya özen gösteriyoruz. Her yere ulaşmaya kararlıyız” diye konuştu.

Prof. Dr. Cömert, en büyük problemlerinin, yıllardır çözmeye çalıştıkları ama hala çözülemeyen, yoğun bakımcıların mikrobiyal ajanların kullanımıyla ilgili mevzuatta yer alan problemler olduğunu dile getirdi.

Yoğun Bakımın En Güncel Konuları Neler?

Bu yıl 13. kez düzenlenen Ulusal Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Kongresi, ilk gün üç ayrı salonda yapılan kurs programıyla başladı. Oturumlarda yoğun bakımda ultrasonografi ve ekokardiyografi, ECMO ve ECCO2R uygulamaları ile yoğun bakım hemşireliğinde mekanik ventilasyon uygulama yöntemleri, sedasyon ve ağrı konuları tartışıldı.

Öğlesonu oturumlarda, cihazlarla pratik uygulamalar yapıldı. Yoğun bakım eğitiminde en büyük değişikliğin ultrasonografi ve ekokardiyografi uygulamaları olduğuna dikkat çeken Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gögüs Hastalıkları Anabilim Dalı ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sait Karakurt, şunları kaydetti:

“Öncelikle ultrasonografi ve ekokardiyografinin biz yoğun bakımcıların sorunlarını çözdüğünün farkında olmamız gerekiyor. Bu uygulamalar tıp eğitiminde yok ve uzmanlık eğitimine de yeni girdi.

Bu eksikliği bu tür kurslarla, stajlarla tamamlamak gerekiyor. Önce ihtiyaç hissedilmeli ve ardından teorik-pratik anlamda destek alınmalı. Katılımı 20 kişiyle sınırladık çünkü pratik uygulamamız da sözkonusu… Kursiyerler de anladılar ki, ultrasonografi ve ekokardiyografi ne kadar tekrarlanırsa o kadar iyi yapılabilecek, o kadar iyi yorumlanabilecek bir alan… Eksiklik duydukları bazı konularda tuğlaları yerine koyabildiysek ne mutlu bize!”

Yoğun Bakımda Hizmet Kalitesini Hemşireler Belirliyor

Yoğun bakım kalitesinin en önemli göstergesinin yoğun bakım hemşirelerinin bilgi ve beceri düzeyleri olduğuna dikkat çeken Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Yan Dal Uzmanlık Öğrencisi Dr. Gürhan Taşkın, “Öyle sanıyorum ki, Türkiye’de sayısal açıdan sıkıntı içinde olmayan hiçbir yoğun bakım birimi yok! Sadece sayısal değil niteliksel açıdan yaşanan eksikliği de gidermek gerekli. Yoğun bakımda verilen hizmet kalitesini açıkçası hemşireler belirliyor. İzmir, Ankara, Kayseri’den katılımlarımız var; kursumuz son derece faydalı oldu” diye konuştu.

ECMO Hakkında Herşey

Yoğun bakımda ECMO ve ECCO2R uygulamalarına ilişkin bilgi veren Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Uzmanı Dr. Begüm Ergan, ECMO konusunda kursiyerleri aydınlattı. Kursta hem solunumsal hem de kardiyak hastalarda ekstrakorporeal membran oksijenasyon (ECMO) tedavisi teorik ve pratik yönlerden tartışıldı.

Yabancı Konuklar Neler Söyledi?

 “Yoğun Bakımcılar Arasında Kalite Farkı Var”

Gelecek dönem Avrupa Yoğun Bakım Derneği Başkanı ve Hollanda, Utrecht Üniversitesi Tıp Merkezi Yoğun Bakım Direktörü Prof. Dr. Jozef Kesecioğlu, Dernek Başkanlığı görev sürecinde yoğun bakım eğitiminin ülkelerarası standardize edilmesi konusunda çalışmalar yapmayı hedeflediğini ifade etti. “Yoğun bakımcılar arasında kalite farkı var” diye konuşan Prof. Dr. Kesecioğlu, şunları kaydetti:

“Böyle bir çalışma kaçınılmaz olarak Avrupa Birliği ülkeleri ile start alacaktır fakat birlik üyesi olmayan ülkeleri dışlamıyoruz. Burada esas karar devletler seviyesinde alınmalıdır. Buna ek olarak bir diğer hedefim, Dernek çalışmalarında şeffaflığın, paylaşımın arttırılması üzerine olacaktır.”

Uzmanlık Eğitimde Köklü Değişiklik

Güney Paris Üniversitesi Yoğun Bakım Profesörü Dr. Xavier Monnet, kongrenin içerik ve katılım düzeyinin çok güzel olduğunu belirtti. Fransa’da bu yıl itibariyle eğitim sisteminde yapılan bir değişikliğe dikkat çeken Dr. Monnet, “Şu ana kadar mevcut olan sistemde kişiler anabilim dalı uzmanlığı üzerine yapılan yan dal eğitimiyle yoğun bakım uzmanı olabiliyorlardı. Fakat artık bu sistem değişti, bu yıl itibariyle kişiler sınava girecek ve başarılı olmaları durumunda 4 yıllık eğitim süreci ardından branşlaşma gerçekleşecek” dedi.

Hemşirelerin Klinikte Sorumlulukları Arttı

Kongreye İsviçre’den (Cenevre, Lozan) katılan Profesör Philippe Eggimann; iç hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ve yoğun bakım uzmanı olarak 3. basamak hastanelerde görev yapıyor. Kongreyi ilginç bulduğunu ifade eden Dr. Eggimann, katılımcıların iyi soru yönelttiklerini ve bunun sevindirici olduğunu ifade etti. “Bundan 20 yıl önce herkese her tedaviyi uyguluyorduk, fakat artık bazı sınırlamalarımız var” diye konuşan Dr. Eggimann şunları söyledi:

“Yine bundan 20 sene önce herşeyi kendimiz yapıyorduk ama şimdi hedefler koyuyoruz ve hemşireler uygulama yapıyor, hemşireler klinikte daha artık fazla yer alıyor. Kliniğimizde hasta başına bir hemşire düşüyor.”

Katılımcılar İyi Sorular Sordu

Raymond Poincaré-Assistance Publique Hastanesi’nde 36 yataklı yoğun bakım ünitesinin Direktörü Yoğun Bakım Profesörü Dr. Djillali Annane, son derece interaktif bir kongreye katılmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. Katılımcıların konulara ilgisinin, bilgisinin yoğun olduğunu belirten Dr. Annane, dolayısıyla güzel sorular yöneltildiğini belirtti.

Genç Hekimler Endüstriyel Tıp Kavramını Sorgulamalı

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Öğretim Üyesi ve kolorektal cerrahi alanında görev yapan Prof. Dr. Cem Terzi, genç yoğun bakımcılara şu mesajı verdi:

“Tıpta bazı trajikomik şeyler var, ABD’de yapılan çalışmalar, insanların hayat boyu özel sağlık sigortalarına ödedikleri paranın, kendilerine ölmeden önceki 15 gün içerisinde yoğun bakımda harcandığını ortaya koyuyor. 25 yaşında hayata atıldınız ve kendinize özel sağlık sigortası yaptırdınız, 80 yaşına kadar ödediniz ve bu yaşta hastalandınız, yoğun bakıma alındınız diyelim, yıllarca ödediğiniz paranın üçte ikisi ölmeden önceki bu 15 gün içinde harcanıyor ve sonra ölüyorsunuz. Tıp biliyorsunuz bir ölümsüzlük mücadelesi değil. Yoğun bakım arafta çalıştığımız bir alan ve o alandaki gençlerin endüstriyel tıp hakkında düşünmesi, ‘Biz ne yapıyoruz?’ sorusunu kendilerine devamlı sorması ve endüstriyel tıbbı sorgulamaları gerekiyor. Endüstriyel tıp kavramı ile tıbbın insancıl kökeninden çıkarıldığı, hekimlerin sağlık teknisyeni ve teknoloji uygulayıcısı haline dönüştürüldüğü, hastaya holistik yaklaşımın kaybedildiği bir anlayışı kastediyoruz. Biz hekimlerin bundan uzak durması veya bunu sorgulaması gerekiyor. “

Dernekler Arası İşbirliği Nasıl Sağlanır?

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Kurucu Üyesi Prof. Dr. İftihar Köksal, yoğun bakım ve enfeksiyon hastalıkları derneklerinin işbirliğini arttırmaları gerektiğine dikkat çekerek, “Birçok dernekle işbirliği halinde çalışıyoruz. Hastane enfeksiyonları mesaimizin büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu bağlamda biz konsültan ekibiz, birçok branşla iç içeyiz ve işbirliği içindeyiz. İşbirliği karşılıklı diyalogla mümkün olabilir; bizim çok güzel örneklerimiz var:

Türkiye’de ilk kez, 8 derneğin ortak çalışmasıyla, erişkin bağışıklama kılavuzu çıkardık mesela… Neden yoğun bakımcılarla biraraya gelmeyelim? Elbetteki birlikte çalışmamız lazım” diye konuştu.

Yoğun Bakımcının Kronik Böbrek Hastalığı Yönetimi Nasıl Olmalı?

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD, Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Levent Yamanel yoğun bakımda kronik böbrek hastası konulu bir sunum gerçekleştirdi. Kronik böbrek hastalığının yoğun bakımda sık görüldüğünü ve ölümcül seyrettiğini belirten Dr. Yamanel şunları ifade etti:

“Yoğun bakım ekibinin dikkat etmesi gereken bazı hususlar var, kronik böbrek hastası geldiği zaman yoğun bakım yönetiminin baştan planlanması gerekiyor; hastanın mevcut taşıdığı enfeksiyonlar ekip tarafından bilinmeli, hastanın volüm durumunun çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Çok yoğun bir ortamda çalışıyor olmamız dolayısıyla gözden kaçmaması adına sunumumda pratik bazı hususları ifade ettim.”