12. Ulusal Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Kongresi ve 4. Avrasya Yoğun Bakım Toplantısı, Kasım 2015 itibariyle Ankara’da yapıldı. Birbirinden değerli 80’den fazla yerli ve yabancı bilim insanı kongreye konuşmacı olarak katkı sağladı.15’i yurt dışından olmak üzere 400’ü aşkın yoğun bakım profesyoneli ve gönüllüsü katılımcı olarak yer aldı. 4 kurs, 18 panel, 4 konferans ve 4 sözel sunum oturumu ile kongre 4 gün sürdü.

4140

Geçmişten Geleceğe Yoğun Bakım

Türkiye’de ve Dünyada Yoğun Bakım Yan Dalı ile ilgili Sorunlar ve Çözüm Önerilerine ilişkin Prof. Dr. Arzu Topeli İskit, makalesinde şu ifadelere yer verdi: 

Türkiye’de yoğun bakım 6 ana dal eğitimi sonrası yapılan bir yan dal eğitimi şeklinde yapılanmıştır. Bu ana dallar anesteziyoloji, iç hastalıkları, göğüs hastalıkları, genel cerrahi, nöroloji ve enfeksiyon hastalıklarıdır. Yoğun bakım eğitim programının resmi nitelik kazanması hiç şüphesiz çok olumlu bir gelişmedir. Ancak, yeni bir yan dal olması ve multi-disipliner olması nedeniyle pratikte pek çok sorunlar mevcuttur. Yoğun bakım eğitim programına Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl yapılan merkezi yan dal uzmanlık sınavı ile uzmanlık öğrencileri kabul edilmekte ve 3 yıllık bir eğitim sürecine tabii olmaktadırlar. 2016 yılında ilk yoğun bakım uzmanlık öğrencileri mezun olacaklardır.

İlk Yoğun Bakım

Yoğun bakımın ülkemizde tıpta uzmanlık alanı olarak tanımlanması göreceli yeni olmakla birlikte aslında yoğun bakımın geçmişi Kırım Savaşında Florence Nightingale’in ağır yaralı hastaları ayrı bir alana alıp, daha özellikli bakım sunmasına kadar dayanmaktadır. Bağımsız ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkması 1950’li yıllarda Avrupa’da Dr. Bjorn Ibsen’in Kopenhag’da polio epidemisi sırasında ameliyathanede kullanılan havayolu ve solunum desteği tekniklerini ameliyathane dışında da kullanmaya başlaması ile Amerika Birleşik Devletlerinde ise 1950’li yılların sonunda Peter Safar’ın kardiyopulmoner resüsitasyonu uygulaması ve ilk yoğun bakım ünitesini kurması, Ake Granvik’in Peter Safar yanında yetişen ilk yoğun bakım uzmanı olması ile gerçekleşmiştir.

Günümüzde literatürde yoğun bakım hastalarının yaklaşık yüzde 70-80’i dahili, yüzde 20-30’u ise cerrahi hastalardır. 

Eğitimde Standardizasyon

Yoğun bakım eğitiminde standardizasyonun sağlanması yönünde Avrupa Yoğun Bakım Board’u (European Board of Intensive Care Medicine) ve Avrupa Yoğun Bakım Derneğinin (European Society of Intensive Care Medicine) çalışmaları bulunmaktadır. Yetkinliğe dayalı yoğun bakım eğitimi verilmesi ve denetimin sağlanması önemlidir. Avrupa’da önerilen CoBaTrICE (Competancy based training in in intensive care education) adı verilen oldukça gelişmiş bir müfredatın benimsenmesidir.

İdeal Eğitim Programı

Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu uzmanlık eğitimini müfredat oluşturma çalışmalarında bu program benimsenmiş, ve yoğun bakım müfredat komisyonu tarafından Türkçe’ye çevirisi yapılmıştır. Ancak pratikte bütünüyle benimsendiğini ve uygulandığını söylemek zordur.

İdeal standart bir eğitim programı oluşturmanın zorluklarından biri yoğun bakımın multidisipliner bir alan olmasıdır. Diğer bir deyişle teorik olarak bir tıp fakültesinde 6 yoğun bakım bilim dalı oluşturulması mümkündür. Oysa ki bir bilim alanı tek olmalıdır. Böyle bir yapıda gerek eğitim, gerek sağlık hizmetinde standardizasyon sağlanması çok zordur. Öte yandan örneğin nöroşirurji, toraks-kalp damar cerrahisi ve kardiyoloji gibi aslında yoğun bakım yan dalı olmayan diğer ana dalların da bünyelerinde yoğun bakım üniteleri mevcuttur. Bu ana dallarda yoğun bakım eğitiminin ve sağlık hizmetinin standart olarak verildiğini söylemek pek mümkün değildir.

Yoğun Bakımcı Sayısı Yetersiz

Tüm dünyayı ilgilendiren diğer önemli bir sorun yoğun bakımcı sayısındaki yetersizliktir. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde her 3 yoğun bakım hastasının 1’ine yoğun bakım uzmanı bakmaktadır. Halbuki ideal olan bir yoğun bakım uzmanı sorumluluğunda, hasta yatış-çıkış ve nihai kararların yoğun bakım ekibi tarafından verildiği “kapalı” sistem yönetim sisteminin benimsenmesidir. Bu sistemin hasta sağ kalımını olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir (Topeli A, Laghi F, Tobin MJ. Effect of closed unit policy and appointing an intensivist in a developing country. Crit Care Med 2005;33:299-306). ABD’de bu bir kalite ölçütü olarak kabul edilmektedir. Kapalı sistem yönetim dahili yoğun bakımlarda daha çok uygulanmaktadır. Cerrahi dallarda kapalı sistem yönetim daha güçtür çünkü hastanın cerrahı da hasta üzerinde söz sahibi olmak istemektedir. Bu nedenle cerrahi yoğun bakımlarda katı bir kapalı sistem yerine ara modeller de uygulanabilir.

Gelişmiş ülkelerde yoğun bakımcı sayısındaki yetersizlik nedeniyle “hospitalist” adı verilen ayaktan hasta tedavisinde yerleri olmayıp sadece yatan hasta takibini yapan hekim grubu yoğun bakım hastalarına bakabilmektedir.

Editöryel İçerik | Tasarım ve Yayın: MedPublish Yayıncılık